Türk Sanat Müziğinin Efsanesi Muazzez Abacı'nın Hayat Hikayesi, © muazzezabaci.aski / instagram
 muazzezabaci.aski / instagram

Türk Sanat Müziğinin Efsanesi Muazzez Abacı'nın Hayat Hikayesi

13.11.2025

Türk Sanat Müziği’nin en görkemli seslerinden biri olan Muazzez Abacı, 78. yaş gününde hayata veda ederek sevenlerini derin bir yasa boğdu. ABD’de yaşayan kızını görmek için gittiği ziyarette geçirdiği kalp krizi sonrası tedavi altına alınan sanatçı, 12 Kasım’da yaşamını kaybetti.

© muazzezabaci.aski / instagram

Ankara’dan yükselen bir yıldız

12 Kasım 1947’de Ankara’da doğan Hicran Muazzez Abacı, daha küçük yaşlarda müzik yeteneği fark edilen bir çocuktu. Babası, “Sarı Bomba” lakaplı boksör Oktay Altıok’tu; fakat Abacı, babasını henüz bir buçuk yaşındayken kaybetti ve bu kayıp, hayatının ilerleyen yıllarında da kalbinde yer eden bir kırılma oldu.

Ankara Koleji’nde yatılı okuyan Abacı’nın sesi, henüz yedi yaşındayken dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile Başbakan Adnan Menderes’in karşısına çıkmasına vesile oldu. “Üsküdar’a Giderken”i o yaşta bu kadar büyük bir heyecanla ve başarıyla söylemesi, onun ileride nereye varabileceğinin erken bir işaretiydi.

Radyodan gazinolara uzanan güçlü bir kariyer

Müzik tutkusu onu 1967’de Ankara Radyosu’nun stajyer sınavına götürdü. Radyodaki üç yıllık sürecin ardından sahnelere adım atan Abacı, 1972’de seslendirdiği “Silemezler Gönlümden”le geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Ardından 1973’te çıkan “Bir Sen Kaldın İçimde” plağı ile artık Türkiye’nin konuştuğu bir isimdi.

1974’te Bebek Maksim’de assolistlik yapmaya başlaması ise kariyerinin dönüm noktasıydı. Sahnede sergilediği zarafet, güçlü yorumlar ve kostümleriyle dönemin en büyük isimlerinden biri haline geldi. “Şakayık”, “Vurgun” ve benzeri klasikleşmiş eserler onun adını Türk Sanat Müziği tarihine altın harflerle yazdırdı. 1998’de Devlet Sanatçısı unvanı verilmesi de bu başarının resmiydi.

© muazzazabaci.aski / instagram

Fırtınalı aşklar ve unutulmayan bir tutku

Abacı’nın özel hayatı da en az sesi kadar konuşulurdu.
İlk evliliğini 18 yaşında polis memuru Abdurrahman Abacı’yla yaptı ve bu evlilikten kızı Saba dünyaya geldi. Sonraki evliliği avukat Atilla Kurtbaş’la oldu; ancak bu birliktelik de kısa sürede sona erdi.

1980’de ise hayatının en çarpıcı ilişki hikâyesi başladı: ünlü kabadayı Hasan Heybetli.
Heybetli’nin Abacı’ya olan yoğun ilgisi, gönderdiği 24 kırmızı gülle başlayan romantizm, kısa sürede tutkulu bir aşka dönüştü. Çift önce 1980’de evlendi, ardından ayrıldı. Yıllar geçmeden 1986’da yeniden nikâh masasına oturdular. Ancak Heybetli’nin cezaevine giriş çıkışları, ilişkilerini sürekli dalgalı yaptı. Bu fırtınalı bağ, 1993’te ikinci kez boşanmayla son buldu. Yine de Abacı, eski eşinden hep sevgiyle bahsetti.

Sessiz bir veda

Kızını ziyaret etmek için bulunduğu ABD’de kalp krizi geçiren Abacı, yapılan müdahalelere rağmen böbrek komplikasyonları nedeniyle yoğun bakıma alındı. 12 Kasım günü, doğum gününde, yaşamını kaybetti.

Sanat dünyasını derinden sarsan bu kayıp, bir devrin kapanışı olarak görüldü. Muazzez Abacı’nın sesi, sahne ışıkları altında geçen tüm o yıllardan sonra, Türk Sanat Müziği’nin belleğinde sonsuza kadar yaşayacak.

Kaynak: Onedio - Redaksiyon: Buse Şimşek