Neşet Ertaş’ın Gönlümüze Kazıdığı "Zahidem" Türküsünün Gerçek Hikayesi!
05.07.2025
Türk halk müziğinin dev ismi Neşet Ertaş, öyle türküler söyledi ki sadece kulağımıza değil, kalbimize de dokundu. Onun sesinden dinleyip iç çektiklerimizden biri de hiç şüphesiz: Zahidem. Her mısrasında bir hüzün taşıyan bu türkü, aslında gerçek bir aşk hikayesinden doğdu.
Neşet Ertaş’ın ölümsüz repertuvarında yer alan "Zahidem", Anadolu’da yaşanmış ama yarım kalmış bir aşkın türküsü. Yıl 1900’lerin başı… Kırşehir’in Orta Hacı Ahmetli köyünde, bir yetim çocuk olan Arap Mustafa, köyün zengin ailesi Hacı Bürozade’lerin yanında çalışmaya başlar.
Mustafa'nın kalbi bir gün, ağanın kızı Zahide’ye düşer. Yıllarca sessizce bu sevdayı içinde taşır. Cesaretini toplar, ailesi aracılığıyla Zahide’yi ister. Fakat cevap ağır olur:
"Uşağımıza kız mı verilir?"
Köy töreleri, sınıfsal farklar ve kader bu aşkın önüne geçer. Mustafa askere giderken Zahide başkasına, Molla Hasan’a verilir. Bu acıyla yanan Mustafa’nın yüreğinden kopan sözler, zamanla türküye dönüşür.
O dönem, hala hayatta olan Zahide’ye olan saygıdan türkünün sözleri ağızdan ağıza dolaşırken adı gizlenir. Ta ki genç Neşet Ertaş, henüz 13 yaşındayken bir düğünde bu sözleri eline alana dek…
Sazını eline alan Neşet Usta, bu acı dolu dizelere can verir. Dizeleri derler, besteler, yorumlar… Ve Zahidem, artık sadece bir türkü değil, bir milletin içinde sakladığı nice kavuşamayan aşkların sesi olur.
Her dinleyişte hüzün bırakan şu satırlar, işte o yürekten dökülür:
“Zahidem bu hafta oluyor gelin,
Bulamadım Zahidem'den güzeli…”
Bugün hâlâ, bir düğünde ya da uzak bir gurbet akşamında çaldığında, o eski aşkın izlerini kalbimizde hissederiz.
Çünkü "Zahidem", sadece bir türkü değil…
Bir hayalin, bir gözyaşının ve saf bir aşkın yadigârıdır.
Kaynak: Onedio - MFdaksiyon: Buse Şimşek