Müziğimizin Yıldızları: Sezen Aksu
07.08.2025
🎙️ 1. Bölüm: Sezen Aksu’nun İlk Yılları ve Müzikle Tanışması
1954 yılında Denizli’nin Sarayköy ilçesinde doğan Fatma Sezen Yıldırım, küçük yaşlarda ailesiyle birlikte İzmir’e taşındı. Annesi ve babası öğretmendi; disiplinli ama sevgi dolu bir evde, sanatla iç içe büyüdü.
Tiyatro sahneleri, resim defterleri, dans figürleri derken, onun içinden taşan başka bir yetenek giderek kendini göstermeye başladı: sesi. Her şarkı söylediğinde çevresindekiler susup onu dinliyor, bu genç kızın yüreğindeki melodiye kapılıyordu.
Ziraat fakültesinde öğrenci olduğu yıllarda bile müzikten kopmadı. Ve 1974’te, TRT’nin düzenlediği "Haftanın Altın Sesi" yarışmasına katıldı. O yarışmayla birlikte artık sadece arkadaş çevresi değil, Türkiye onu fark etmişti.
Bir yıl sonra, 1975’te, ilk 45’liği “Haydi Şansım”la profesyonel müzik kariyerine resmen adım attı. Şarkı, adı gibi umut doluydu. Ama Sezen’in asıl gücünü gösterdiği parça, ardından gelen ikinci plağında gizliydi.
“Kaybolan Yıllar” şarkısı, Duyguyu sesiyle iliklere kadar taşıyan, yılların yükünü genç bir kalpten döken ve dinleyen herkeste derin bir iz bırakan bir çıkış parçasıydı.
Sezen Aksu'nun sesi bu şarkıyla birlikte sadece müzik listelerinde değil, kalplerde de yankı buldu. Henüz bir albüm çıkarmamıştı ama her yeni 45’liği onu biraz daha tanınır kılıyor, müzik dünyasındaki yerini sağlamlaştırıyordu.
Yıl 1976… “Olmaz Olsun”, “Kusura Bakma”, “Her Yerde Kar Var”… Ve o dönemin ruhunu anlatan, Sezen’in sesinde bambaşka bir hâle bürünen “Yaşanmamış Yıllar.”
Sezen Aksu’nun sesi artık sadece dikkat çekmiyor, kalplere yerleşiyordu.
🎙️ 2. Bölüm: Kırkbeşliklerden Yıldızlığa
1978 yılında yayımlanan Serçe albümü, Sezen Aksu’nun müzikal kariyerinde önemli bir eşik oldu. O güne kadar çeşitli 45’liklerle adını duyurmuştu, ancak bu albüm onun hem sahne kimliğini hem de dinleyiciyle kurduğu ilişkiyi kalıcılaştırdı.
Albümün ismi, dönemin basını ve izleyicileri tarafından Sezen Aksu’ya verilen “Minik Serçe” lakabından geliyordu. Fiziksel yapısı küçük, sesi narin ama yorum gücü oldukça etkiliydi. Bu benzetme kısa sürede halk arasında da yaygınlaştı ve onunla özdeşleşti.
Serçe albümünde yer alan şarkıların çoğu, dönemin pop müzik anlayışına göre yenilikçi ve dikkat çekiciydi.
Albümün en öne çıkan parçalarından biri olan Seni Gidi Vurdumduymaz, özellikle sözleriyle dikkat çekti.
Dinleyiciler, Sezen Aksu’nun şarkı yoluyla anlattığı güçlü duygulara hızla bağ kurdu. Seni Gidi Vurdumduymaz şarkısı, albümün ruhunu yansıtan önemli bir örnek olarak öne çıktı.
Serçe albümünün ardından Sezen Aksu sahne performanslarıyla daha fazla gündeme gelmeye başladı.
Televizyon programlarına konuk oluyor, müzik dergilerinde sık sık yer buluyor, konserlerinde büyük ilgi görüyordu.
Bu dönemde çıkardığı 45’liklerden biri de Olmaz Olsun oldu. 1976 yılında yayımlanmış olmasına rağmen, Serçe sonrası yeniden gündeme geldi. Sözleriyle hafif mizahi bir dille ilişkilere mesafe koyan şarkı, müzik listelerinde uzun süre yer aldı.
“Olmaz Olsun”, dinleyicinin hem eğlendiği hem de kendinden bir şey bulduğu bir parça olarak Sezen Aksu’nun ilk büyük hitlerinden biri hâline geldi. Sezen Aksu artık yalnızca bir ses değil, sahnelerde adı bilinen bir sanatçıydı.
3. Bölüm: Birlikte Doğan Bir Ses – Sezen Aksu ve Onno Tunç
1980’lerin başı… Sezen Aksu artık tanınan bir isim, ama henüz aradığı o eşsiz müzikal dili bulamamış. İşte o sırada karşısına çıkıyor bir başka yetenek: Onno Tunç. 1981’de Sezen Aksu, Nükhet Duru’nun yorumladığı “Seninle” şarkısıyla Onno Tunç’un müziğini ilk kez duyduğunda, içindeki kıvılcım çakmıştı. Kısa süre sonra tanıştılar ve bu karşılaşma hızla bir profesyonel iş birliğine dönüştü.
O dönemde Onno Tunç, Nilüfer’in albümlerindeki düzenlemeleriyle dikkat çekiyordu. Ancak Sezen Aksu ile birlikte çalışmaya başladığında, bu ortaklık müziklerinde yepyeni bir renk oluşturdu. 1984’te yayımlanan Sen Ağlama albümü, sadece Sezen Aksu için değil, Türkiye’de pop müzik için de bir dönüm noktasıydı.
1986’da çıkan Git albümünün adını taşıyan şarkı, hem müzikal hem duygusal açıdan çok şey anlatıyordu. Söylenene göre, Sezen Aksu ile Onno Tunç arasında yaşanan bir tartışmanın ardından yazılmıştı.
Bu iş birliği sadece stüdyoda değil, özel hayatta da karşılık buldu. Nükhet Duru, ikiliyi “göz göze bakışan, flört eden, enerjisi yüksek bir çift” olarak tanımlar. Ancak ilişkileri zamanla inişli çıkışlı bir hâl aldı. Kıskançlıklar, ayrılıklar, yeniden buluşmalar… Bu duygusal dalgalanmalar onların şarkılarına da yansıdı.
1991 tarihli Gülümse albümünün derinlikli parçalarından biri olan Tutsak, hem sözleri hem düzenlemesiyle Sezen Aksu ile Onno Tunç’un birlikte oluşturduğu duygusal evreni yansıtıyor. Aşkın içinde kaybolan bir ruhun hikâyesi bu…
1980’lerin ortasından itibaren Sezen Aksu ve Onno Tunç, birlikte çalıştıkları her albümde Türk popunun sınırlarını yeniden çizdi. Ama bu sadece bir başlangıçtı.
🎙️ 4. Bölüm: Zirve ve Veda – Sezen Aksu & Onno Tunç
1991 yılında yayımlanan Gülümse albümü, Sezen Aksu’nun kariyerinde sadece bir başarı değil; Onno Tunç ile iş birliğinin de doruk noktasıydı. “Hadi Bakalım”, “Tutsak”, “Seni Kimler Aldı” gibi şarkıların düzenlemeleri Onno Tunç’a aitti. Albüm, Sezen Aksu’nun sahnedeki tahtını sağlamlaştırdı.
Ama özel hayatlarında durum daha farklıydı. 1992’de romantik ilişkileri son buldu. Buna rağmen müzikal bağları kopmadı. Sezen Aksu, Onno’yu hayatında bir daha kimsenin dolduramayacağı bir yer olarak tanımladı. “Onno’yu hatırlamadığım tek bir gün bile olmadı…” diyecek kadar derin bir iz bırakmıştı.
Gülümse şarkısı sadece umut değil, içindeki kırılganlığı da taşıyordu, Onno Tunç’un dokunuşuyla farklı bir derinliğe ulaşıyordu.
14 Ocak 1996’da Onno Tunç’un uçağı Kaz Dağları’nda düştü. Sezen Aksu için bu olay sadece bir kayıp değil, adeta bir kırılmaydı. Aynı yıl çıkardığı Düş Bahçeleri albümünü Onno Tunç’a adadı. Albümdeki parçaların çoğu, o yokluğun hüznünü taşıyordu.
Tükeneceğiz şarkısı, Onno Tunç’un hayatından sonra Sezen Aksu’nun içsel bir boşluğu dile getirişiydi. Müziğin sustuğu, sözlerin ağırlaştığı bir vedaydı bu.
Sezen Aksu ve Onno Tunç’un hikâyesi, sadece bir müzik ortaklığı değil; Türkiye’nin hafızasına kazınan, duygusal ve estetik bir yolculuktu. Birlikte ürettikleri şarkılar hâlâ çalıyor, hâlâ anlatıyor…
🎙️ 5. Bölüm: Sezen Aksu’nun Mirası ve Veda
2000 yılında yayımlanan Deliveren albümü, Sezen Aksu’nun yeni döneme uyum sağlayarak nasıl güçlü bir üretim süreci içinde kaldığını gösteriyordu.
Albümde yer alan “Şanıma İnanma”, “Tören” ve özellikle “Keskin Bıçak” gibi şarkılar, onun söz ve beste gücünü yeniden ortaya koyarken, daha sade ama yoğun duygular taşıyan bir anlatımı da beraberinde getiriyordu.
Bu yıllarda sahneye biraz daha mesafeli duran Sezen Aksu, göz önünde olmayı tercih etmese de üretmeye devam etti.
Oğlu Mithat Can’ın müziğe yönelmesiyle birlikte zaman zaman birlikte sahne aldılar, ancak Sezen Aksu için artık stüdyo ve yazı masası sahnenin yerini almıştı.
Keskin Bıçak, bu dönemin en çarpıcı şarkılarından biriydi. Aşkın içe dönük yanını anlatan sözleri ve sade düzenlemesiyle hem eleştirmenlerden hem dinleyiciden tam not aldı.
2016 yılında Sezen Aksu sahnelere veda ettiğini açıkladı. Konser vermeyeceğini, ancak müziğe olan bağlılığının devam edeceğini ifade etti.
Bu karar, hayranlarını üzse de, onun kendini tanıyan ve kendi zamanlamasını doğru belirleyen bir sanatçı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu.
Sadece bir yıl sonra, 2017’de çıkan Biraz Pop Biraz Sezen albümüyle dinleyicisinin karşısına yeniden çıktı.
Bu albümde geçmişten izler taşıyan ama bugünün dinleyicisine de seslenen şarkılar yer alıyordu.
Albümün en dikkat çeken parçalarından biri olan Vay, Sezen Aksu’nun çağın ruhunu yakalayabilen bir sanatçı olarak hâlâ ne kadar etkili olduğunu gösterdi.
Sezen Aksu, sadece şarkı söyleyen bir sanatçı değil, bir döneme yön vermiş, pek çok isme yol açmış, duygulara diliyle ve sesiyle tercüman olmuş bir müzik emekçisiydi.
Sahnede olmayabilir ama şarkılarıyla, sözleriyle ve bıraktığı izlerle her zaman aramızda kalmaya devam edecek.