Hamburglu avukat uyardı: Yurtdışındaki taşıyıcı annelik anlaşmaları büyük risk taşıyor, © shutterstock
 shutterstock

Hamburglu avukat uyardı: Yurtdışındaki taşıyıcı annelik anlaşmaları büyük risk taşıyor

20.10.2025

Almanya’da taşıyıcı annelik yasak olmasına rağmen, birçok çift çocuk sahibi olma umuduyla yurtdışına yöneliyor. Ancak bu pazar milyarlarca euro dönüyor, yasal boşluklar ve sömürü iddiaları büyüyor. Hamburg’lu avukat Marco Oldenburger, “Leihmütter-Business” olarak bilinen bu alanda ciddi tehlikelere dikkat çekiyor.

Taşıyıcı annelik piyasası büyüyor, kontrol yok

Dünya genelinde taşıyıcı annelikten elde edilen gelir 2024’te yaklaşık 19 milyar euroyu buldu. Pazar hızla büyüyor ancak uluslararası düzeyde net bir düzenleme hâlâ yok. Karmaşık yapılar, eksik denetim ve ulusal yasalar arasındaki farklar, istismara açık bir alan yaratıyor.

Hamburg merkezli avukat Marco Oldenburger, bu alanda hukuki danışmanlık yapıyor. Kendini “hukuki ebe” olarak tanımlayan Oldenburger, yurtdışında taşıyıcı annelik yoluyla çocuk sahibi olmak isteyen Alman çiftleri uyarıyor. “Bazı ajanslar yüzde 100 çocuk garantisi veriyor. Bu vaatler hem etik hem hukuken son derece sorunlu,” diyor.

“Bebek paketleri” ve aldatıcı sözleşmeler

NDR’in “team.recherche” adlı yeni araştırma formatının verilerine göre, Ukrayna, Gürcistan ve Arjantin gibi ülkelerdeki bazı ajanslar “rundum-sorglos” yani “her şey dahil bebek paketleri” sunuyor. 50 ila 70 bin euro arasında değişen bu programlar “çocuk garantisi” vaat ediyor.

Oldenburger, bu sistemin hem ahlaki hem yasal açıdan büyük tehlikeler barındırdığını söylüyor: “Bu paradan ne kadarının gerçekten taşıyıcı anneye ulaştığını kim biliyor? Çoğu zaman kazanan ajanslar, klinikler ve aracı şirketler oluyor.”

Bazı sözleşmelerin hukuken geçersiz olduğunu, ajansların “yasal engelleri aşacağız” gibi yanıltıcı vaatlerle müşterilerden ön ödeme aldığını belirtiyor: “Sonra çiftler hem çocuk hem de paralarından oluyor.”

“Ruby vakası”: Almanya’yı sarsan örnek olay

2023’te Arjantin’de doğan Ruby (isim değiştirildi) adlı kız çocuğu, bir Alman çiftin siparişiyle dünyaya geldi. Ancak Almanya’ya getirildikten sonra gençlik dairesi tarafından koruma altına alındı. Çocuğun hukuki statüsü ve ebeveynlik hakkı hâlâ mahkemede tartışılıyor.

Arjantin’de yürütülen soruşturmada, kadınların sistematik biçimde sömürüldüğü ve taşıyıcı anneliğin bir insan ticareti ağına dönüştüğü şüphesi araştırılıyor.

Almanya’da yasal engeller sürüyor

Alman Medeni Kanunu’na göre (§1591 BGB) çocuğu doğuran kadın annedir. Bu nedenle, taşıyıcı annelikle doğan çocukların “sipariş veren ebeveynleri” Almanya’da otomatik olarak tanınmıyor.

Taşıyıcı annelik yasak olsa da, yasa yalnızca Almanya içindeki faaliyetleri kapsıyor. Bu nedenle birçok çift süreci yurtdışında yürütüyor. Ancak sonuçta Almanya’daki tanıma süreci karmaşık, uzun ve çoğu zaman belirsiz kalıyor.

Devlet kontrolü ve reform çağrısı

Aile, Adalet ve Sağlık bakanlıklarının ortak kurduğu uzman komisyonu, 2024 Nisan’ında yayımladığı raporda taşıyıcı anneliğin Almanya’da yasallaştırılmasına karşı çıktı. Komisyon, yalnızca istisnai durumlarda –örneğin aile veya yakın dostluk ilişkisi bulunan taraflar arasında– “altruistik”, yani ticari olmayan taşıyıcı anneliğe izin verilmesini önerdi.

Aile Bakanlığı ise konunun hâlâ hükümet içinde ele alınmadığını açıkladı.

Oldenburger’e göre, Almanya’nın cesur adımlar atması gerekiyor: “Kadını doğuran olarak tanımlamak geleneksel ama artık yetersiz bir yaklaşım. İngiltere ve Galler gibi ülkelerde devlet gözetiminde, şeffaf ve ticari olmayan modeller var. Bu, Almanya için örnek alınabilecek bir sistem.” (Kaynak: NDR / MFM-Redaksiyon: M. Hastürk)